Genel

Müşteri ne ister!

Her marka oluşumunda ilk strateji, yapılan işin müşteri kitlesini belirlemektir. Hal böyle olunca hedef kitlenin ihtiyaçları, ilgilendikleri, popülerlik kavramları ve beklentileri iyi araştırılması gerekilen en önemli unsurlar olmuştur. Bu da itinalı bir çalışma ve bütçe gerektirmektedir.

Son dönemde bir de çoğu işletmenin çokça önemsemediği “Hijyen” bu saydığımız unsurların en başına yerleşmiş görünüyor. Öyle ki müşterilerin aklında ne yiyip ne içeceklerinden ziyade artık “bana bu işletmeden bir şey bulaşır mı?” sorusu olacak. Bu sorunun cevabı ülkemizde ve dünyada Korona bitti denilmediği sürece kesinlikle “Bulaşır” olacaktır. 

Kafe ve restoranları aşmış olsak bile bu sorunun müşterilerin aklında çıkarmak adına işletmelerimizi yeniden modellemek veya geliştirmek gerekmektedir. 

İlk adımı Turizm Bakanlığı bu anlamda ‘Düşük Temaslı İşletme Belgesi’ sertifikasıyla atmış görünüyor. Oteller için hazırlıkları devam eden sertifika uygulaması başladıktan sonra hızlı bir şekilde diğer ülkelerde de geçerliliği olan dünya standartlarında bir belge olacak.

Kafe ve restoran işletmelerimizi ‘güvenli işletmeler’ haline getirme yollarını şöyle sıralayabiliriz. 

1. Müşterilerin bir kısmı işletmede oturmak ve vakit geçirmek istemeyen ama sabit müşteri sıfatıyla tanıdığımız kesim olabilir. Bu müşteri kitlemiz için menülerimizin paket servise uygun hale getirilmesi önemli bir adım olacaktır. Ürünlerin porsiyonlanma miktarı, garnitür seçimi, fiyatlandırılması ve ambalaj modelleri bu adımda atlanmaması gerekmektedir. 

2. Müşterimiz her zamanki gibi işletmemizde keyifli bir zaman geçirip tüketimde yapacaksa ilk adımı menüye bakmak ve sipariş vermek olacaktır. Fakat eskisi gibi menüyü alabilir miyim diye soracak müşterileri artık zor görürüz. Bu aşamada en hızlı ve güvenli model; telefonlarına indirecekleri işletme menülerinden ürün seçip sipariş vermek olacaktır. Tam anlamıyla ‘Temassız Menü’ uygulaması diyebiliriz. Burada kullanılan sistemin son aşamasında ödeme imkanı olması son derece önemsenecek bir durum. Çünkü hesap isteyen veya para trafiği de tercih edilmeyecektir. Müşteride işletmede memnun. Peki servis çalışanları? Bence en mutlu olan kesin onlar olacak. Daha az çalışıp aynı gelirleri hatta sipariş ve ödeme uygulaması içine birde TİP yerleştirilirse daha fazla kazandıracak bir dünya onları bekleyebilir. 

3. Self servis köşeleri de atlanmamalıdır. İsteğe bağlı müşterilerin tercihine de sunulması gerekmektir. 

4. İşletme çalışanlarının sağlıklarının güvenli standartlarla olduğunun ispatı da çok önemli durumda. Sağlık kontrollerinin ayda bir yapılıyor oluğunu işletmenin hakim bir yerinde ilan etmek gerekecektir. Bu periyodu sağlık firmalarıyla anlaşarak çözmek mümkün olacaktır. 

5. Oturma düzeninin sosyal mesafe kuralına uygun tasarlanması gerekmektedir. Artık localı oturma daha fazla tercih edilebilir. 

6. İşletmelerimizin gün sonu temizliği içine sterilizasyon kısımlarını da dahil etmemiz gerekmektedir. Özellikle mutfakta kullanılan malzemeler kullanılmadıkları sürece tezgah üstlerinde değil mavi ışıklı steril dolaplarda bekletilmesi gerekmektedir. 

7. İşletmelerin bazı önemli alanlarına dezenfektasyon noktaları belirlemesi zaten yasal zorunluluk oluyor. Bu noktaların yaptık işte yerine en doğru noktalarda olması son derece önemli.

8. Artık mutfakta girişlerinde yazan ‘mutfak personeli harici giremez’ yazısı yerine, Hijyen Tüneli Ünitesi koyarak dezenfekte olmayanın giremeyeceği bir sistem gerekmektedir. 

9. Broşür dağıtımının artık biteceğini de söylemek pekte bir kehanet sayılmaz sanırım. Dağıtılan broşürlerin yerini, ‘Temazsız Menü’ uygulamalarının CRM verisi sayesinde mevcut müşterinizle iletişime geçilebilir. Artık toplu müşteri iletişimi ve pazarlaması yerine bireysel kişiselleştirilmiş teklifler sunmak daha mantıklı dahi olabilir.

Bu maddelerin hepsi ve daha fazlasının işletmelerde uygulanması artık bir lüks değil bir ihtiyaç. 

İşletmelerinizin kaderi ellerinizde… 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir